Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber, Allah-u Ekber ve Lillahilhamd
Kurban etmek ve Kurban olmak!
Aslında müslüman olmak ya Rabbe kurban olmayı yada kurban olmaya engel olanı kurban etmekten ibarettir!...
Hayatın tamamı bu hakikat üzerine şekil almaktadır. Atamız Adem a.s'dan Muhammed s.a.s'e kadar bu hakikat hiç değişmedi, değişmeyecekte.
(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti...(Mâide, 27)
Kurban'ın kabul edilip edilmemeside bizlerin samimiyetlerimizle, birlikte ortaya koyduğumuz gayretlerimizle paraleldir.
Bu ayette bunu net bir şekilde görüyoruz ki, baştan savma ve kalben olmayan hiçbir eylem bizleri Allah'a yaklaştırmıyor. Öyle ki, kurbanın kabul edilip edilemeyeceği dahi bizlerin samimiyetle ortaya koyduğumuz eylemler ile şekil alıyor.
Bu konuda Allah Teâlâ şüpheye mahal vermeyecek şekilde bizleri şöyle aydınlatıyor: Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizden takva ulaşır...(Hac, 37)
Bu noktada uzun uzadıya düşünmemiz ve kalplerimiz den başlayarak kendimizi ıslah etmeliyiz. Öyle ki, Allah'ın yanında bir değerimiz ve amellerimiz kabul olsun.
***
Bakın Allah Teâlâ İbrâhim a.s'ı kendisine dost diye nitendiriyor ve onun dinine uymayanları da akılsızlık la itham ediyor. Neden diye düşünüyor muyuz? Ya da biz ne yaparsak ibrahim gibi oluruz diye hiç merak ettik mi?
Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim'in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim'i dost edindi.(Nisâ, 125)
Varın bu konudan sonra biraz kendimizi gözden geçirelim. Hem konumuzda kurban olması hasebiyle İbrahim a.s yani Allah dostu üzerinden bir muhasebede yapalım.
İbrâhim a.s'ın sünneti kurbanın bize intikal etmesini Kur'an bize şöyle anlatıyor;
"(İbrahim) Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince ‘Yavrucuğum rüyada seni boğazladığımı (kurban ettiğimi) görüyorum, bir düşün ne dersin?’ dedi. O da cevâben: ‘Babacığım emrolunduğun şeyi yap. İnşâallah beni sabredenlerden bulursun’ dedi. Her ikisi de teslim olup onu alnı üzerine yatırınca; ‘Ey İbrâhim! Rüyayı doğruladın Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü bu gerçekten çok açık bir imtihandır’ dedik. Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik..." (Sâffât, 100-107)
Allah'a dost olmanın, Allah yanında üstün bir makama ulaşmanın yolu İbrahim olmak ve İsmail'i kurban etmekten geçer.
İbrahim, İsmail'ini Kurban etti!
Senin İsmail'in kim veya ne?
Mevkiin mi?
Şerefin mi?
Mesleğin mi?
Paran mı?
Evin mi?
Çiftliğin mi?
Araban mı?
Aşkın mı?
Bilgin mi?
Sosyal sınıfın mı?
Sanatın mı?
Elbisen mi?
Hayatın mı?
Gençliğin mi?
Güzelliğin mi?
Hangisi...Ben bilemem. Fakat sen kendini bilirsin. Kim ve ne olursa olsun, beraberinde buraya kurban etmek için getirmelisin. Sana hangisini olduğunu söyleyemem, ama yardımcı olmak için bazı ipuçları verebilirim; inancını ne zayıflatıyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne geri çeviriyorsa, çağrıyı duymana ne ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, "kaçma"ya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni kör ve sağır ediyorsa... işte odur kurban edeceğin!
Eğer şimdi burada bu niyet ve samimiyetle değilde birazdan mangalını/kavurmasını... yapacağın et için hayvan boğazlıyorsan, sen kurban olmak ya da kurban etmek için değil olsa olsa kasaplık yapmaya gelmişsin... Buda seni İbrâhim yapmaz.
Kendimizi gözden geçirmek ve düzeltmek zorundayız. Biz İbrahim'in dinini din Muhammed s.a.s'in yolunu yol edindiğimizi iddia eden kimseleriz... Eğer sözlerimiz onların sözlerine benzediği halde, eylemlerimiz onların eylemlerine benzemiyorsa iddiamız ne değer ifade edecek?!
Rabbim bizi İbrahim'i bir samimiyet ve İsmail'i bir teslimiyete kavuştur. Kurbanlarımızı, bizi senden alıkoyan ne varsa onları temsilen feda etme şuuruyla kesmeyi bizlere nasip et. Amin. Rabbim sizden ve bizden kabul etsin...
Hamd âlemlerin rabbi Allah'adır.