Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

6 Nisan 2016 Çarşamba

Regaip Kandili


Bizim için İslâm dînini kemâle erdiren ve üzerimize nimeti tamamlayan Allah'a hamd olsun.

Salât ve selâm; Allah'ın peygamberi ve elçisi, tevbe ve rahmet peygamberi Muhammed'in üzerine olsun.

Receb ayının ilk cuma gecesi olan “Regaip kandili”ni kutlamanın; bu geceye özel olarak ibadet kastıyla/sevap elde etme gayesiyle bir takım söz ve fiillerde bulunmanın Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabı zamanında yapılmayan, onlardan sonra ortaya çıkmış bir bid’at olduğunu biliyor muydunuz?


Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Bugün size dîninizi (zaferi gerçekleştirmek ve şeriatını tamamlamak sûretiyle) kemâle erdirdim.(Sizi câhiliyye karanlığından İslâm nûruna çıkarmak sûretiyle) üzerinize nimetimi tamamladım ve dîn olarak da size İslâm'ı seçtim." (Maide,3)

Yine, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Yoksa onların (müşriklerin) Allah'ın izin vermediği bir dîni meşrû kılan ortakları mı var? Eğer Allah'ın süre tanıyarak onlara dünyada azap etmeyeceğine dâir kazâ ve kaderi olmasaydı, onların aralarında derhal azap etmek sûretiyle hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zâlimler (kâfirler) için (kıyâmet günü) acıklı bir azap vardır." (Şura, 21)

Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se, o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır)."(Buhari)

Câbir'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Cuma günü hutbesinde şöyle derdi (hutbesine şöyle başlardı):
-Şüphesiz sözlerin en hayırlısı, Allah'ın kitabıdır. Yolların en güzeli, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yoludur. İşlerin en şerlisi, (dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerdir (dîndeki bid'atlardır). Her bid'at da dalâlettir." (Müslim)


Bid'at Nedir?


Bid'at; Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm'dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan , din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme mahiyetinde olarak ibâdet kabûl edilen , göze ve akla hoş gelen dua ,kuran okuma , namaz kılma , zikretme , düşünce görüş ve ameller , sünnete aykırı davranışların adet haline getirilmesidir.

Bütün bu âyet ve hadisler; Allah Teâlâ'nın, bu ümmete dînini kemâle erdirdiğine ve üzerine nimetini tamamladığına açıkça delâlet etmektedir.Allah'ın Peygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-, apaçık tebliğ etmeden ve Allah Teâlâ'nın dîn olarak kıldığı söz ve fiillerden oluşan her şeyi bu ümmete açıklamadan vefât etmemiştir.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendisinden sonra insanların ihdas edip (uydurup) İslâm'a nisbet edecekleri söz ve fiillerin hepsinin, -hedef ve gâyesi güzel olsa bile- ihdas eden kimseye iâde olunacağını açıkça belirtmiştir.

Önce, içinde yaşamış olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bizzat kendisine bağlı ve kendisine çalışan Diyanet’in bu bid'atlerin farkında olmasına rağmen, işlenmesine yardımcı olmasındaki maksadı açıklayıp, bu bid'atlerin çıkış tarihçesini vereceğiz inşaallah..


Devlet'in resmi din kurumu Diyanet’in hazırladığı ansiklopedide “kandil” maddesinde şunlar yazıyor: Türkiye’de her sene “dinin kesin bir emri, fıkhi bir vecibeymiş” gibi kutlanılan özel gecelerin aslında hem İslam’ın iki ana kaynağı (Kur’an ve sünnet) tarafından “kutsal” ilan edilmedikleri bir hakikattir. Kandil geceleri diye bilinen geceler ; Mevlid , Regaib, Mirac, Beraat ve Kadir Gecesidir. Bu gecelere Kandil denmesinin sebebi Osmanlı padişahı 2. Selim (1566-1574) zamanında başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için "Kandil" olarak anılmaya başlamıştır.

(Nebi Bozkurt, “Kandil”; Halit Ünal , Berat Gecesi maddesi. Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul, 2001, c. 24, s. 300)

Devletin resmi din kurumu Diyanet’in hazırladığı ansiklopedide “kandil” maddesinde bunlar yazıyor. Fakat kandil gecelerini bizzat organize eden, camilerde mevlid ve dua merasimleri düzenleyen, bu geceler münasebetiyle kutlama mesajları yayınlayan ve halkın kendilini kutlayan da yine Diyanet’in kendisi… Peki bu nasıl oluyor? Çünkü bu gecelerin kutlanması bir halk geleneği değil; devlet politikası da ondan.


Nedir devlet politikası?


İslam’ı doğuş tabiatına uygun olarak bir “pratiği olan hayat dini” olmaktan çıkarıp, “mübarek gün ve geceler dini” haline getirmek… Gündüzün ortasında, hayatın kalbinde atan bir din olmaktan çıkarıp, el ayak çekilince, hayatın tümüyle uykuya çekildiği gece vakitlerinde hatırlanan bir “tapınak ve ayin” dini haline sokmak… Çünkü Fransız laiklerin Hristıyanlığa layık gördüğü muamele buydu. Türk laiklerin de İslamiyete layık göreceği muamele de bundan başkası olamazdı…


İlk olarak hicretten 300 yıl sonra ilk kez Mısır'da, Şii Fatimiler döneminde Mevlid; 400 yıl sonra da Kudüs'te Mirac, Regaib ve Berat geceleri kutlanmaya, bu geceler camilerde toplu biçimde yapılan ibadetlerle geçirilmeye başlandı. Daha sonra bu kutlamalar İslam dünyasının bazı bölgelerine yayılarak gelenekleşti.


Bu geceyi İhya etmek maksadıyla Recep ayının ilk Cuma gecesi yani akşamla yatsı arası kılınan on iki rekâtlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla: ‘O ayda bulunan ilk Cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaib diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim Recep ayının ilk Perşembe gününü oruç tutar ve o günün, akşamla yatsı arası on iki rekât namaz kılarsa, Allah-u Teâlâ o kimsenin günahlarını bağışlar’ buyurdu.” (Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 39, 40)

İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) bu hadis hakkında şunları söylemiştir: “Bu hadis Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in üzerine uydurmadır. Ali bin Abdullah ibni Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Büyük âlim hafız Abdulvahab (Rahmetullahi Aleyh)’i şöyle derken işittim: “Bu hadisin ravileri meçhuldür. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ama bulamadım.”(İbnu’l-Cevzi El-Mevdua 2/125, 126)


İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) sözüne şöyle devam etmiştir: Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse, önce gündüz oruç tutacaktır. Belki de o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu olunca da akşam namazına kadar haliyle yemek yeme imkânı bulamıyacaktır. Akşam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak gayet eziyet çekmiş olacaktır.


Doğrusu ben, Ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdiham yaptıklarını gördüm ve kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor. (Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30, İbnu’l-Cevzi el-Mevdua 2/127)


Hafız Ebu’l-Hitab (Rahmetullahi Aleyh) ise şunu söyler: “Regaib namazını uydurmakla itham edilen kimse Ali bin Abdullah ibni Cahdami’dir. Bu hadisi meçhul olan raviler üzerine uydurmuştur. Bu raviler hiç bir kitabta mevcut değildir.” (Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30)


Hafız el-Iraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi: “İmam Rezzin, bu hadisin uydurma olduğunu şöylemiştir.” (Çukayn Es-Sünenü ve’l-Mubiede’at 140)


İbn Receb el-Hanbelî (rahimehullah) şöyle demiştir: “Recep ayında bu aya özel belli bir namaz yoktur. Recep ayının ilk Cuma gecesindeki Regaib namazı hakkında rivayet edilmiş olan hadisler yalandır, batıldır, sahih değildir. Bu namaz âlimlerin geneline göre bid’attır.” (Letâifu’l-Meârif, sy:228)


Hadis imamlarından İbnu’s-Salâh (rahimehullah) şöyle söylemiştir: “Regaib namazı hadisi Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)adına uydurulmuş bir hadistir. Bu namaz hicrî 400’den sonra ortaya çıkmış bir bidattir.” (Kitâbu’l-Bâis alâ İnkâri’l-Bidai ve’l-Havâdis, İmam Ebû Şâme, sy:145) Ve daha bir çok âlim bu namazın bid’at olduğunu ifade etmişlerdir.


İbn Hacer el-Askalânî (rahimehullah) söyle demiştir: “Recep ayının fazileti, orucu, bu aydan belli bir günde oruç tutmak ve bu aydaki özel bir geceyi kıyamla geçirmek hakkında delil olmaya elverişli hiçbir sahih hadis nakledilmemiştir.” Bu sözünden sonra İbn Hacer (rahimehullah) , Receb ayı hakkında gelen rivayetlerin kiminin zayıf, kiminin ise uydurma olduğunu belirtmiştir.(Tebyînu’l-Aceb bimâ Verede fî Şehri Receb, sy: 23)


Tüm bunlardan sonra şu açıklığa kavuşmuştur; Receb ayının ilk cuma gecesi olan “Regaip kandili”ni kutlamanın; bu geceye özel olarak ibadet kastıyla/sevap elde etme gayesiyle bir takım söz ve fiillerde bulunmanın Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabı zamanında yapılmayan, onlardan sonra ortaya çıkmış bir bid’attir! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.