
Kul hakkından kork be adam, Allah her
şeyi affeder fakat kul hakkını asla affetmez..!
Neyle gelirsen gel yalnız kul hakkı ile
gelme..!
Evet, belki doğru sözlerdir insanların
ağızlarından düşen. Doğrudur, belki doğru olmasına da seni yaratanın hakkını
hiç düşündün mü, üç kuruş alacağın olan adama kul hakkından kork derken? Seni
kusursuz, yardımcısız, muazzam kalıba sokan Allah’ın hakkını düşündün mü hiç
boş amaçlar peşinde koşarken? Unutmuşken
nasıl, neden, ne için yaratıldığını düşündün mü hakkın olan hakkı...? Özgürlük adına etini sokaklarda pazarlayıp,
bir değil bir kaç erkekle oturup kalkarken düşündün mü Allah’ın hakkını? İçki şişeleri ile sarhoşluk bulutları
içerisinde uçarken meyhane köşelerinde, sabahlara kadar okey taşlarını ıstakaya
vururken kahvehanelerde düşündün mü Allahın hakkını? Düşündün mü ahlaksızca,
hayasızca, utanmadan bir değil bir kaç piyasa kadını ile birlikte düşüp
kalkarken Allahın hakkını? Kendi yaşantını bir din haline getirip, gece gündüz
dünya malı için kan ter döküp, biraz daha biraz daha kazanayım diye yoksula,
kimsesizlere, öksüzlere bir verip iki
alırken, düşünmeden, ayaklarının altında çiğneye çiğneye gözlerini karartmış,
kırmızıyı gören azgın boğa gibi dünyaya taparken düşündün mü hiç Allah’ın
hakkını? Gece başını yastığa koyduğunda, yeryüzü’nün kararıp, sessiz ve ıssız
olarak sana örtü olurken düşündün mü Allah’ın hakkını? Düşündün mü sonra yarı
ölü olarak sabahladığın sonrada uykun anında sen hiçbir şeyden habersiz hiçbir
katkın yardımın olmandan karanlığın yerini aydınlığa bırakan, çıkıp çalışıp
kazanasın diye güneşi yaratan Allah’ın hakkını? Hiç bir insanın hiç bir profesörün,
hiç bir yaratılmışın yardımına ihtiyaç duymadan, seni bir damla su olarak anne
rahmine yerleştirip sonra bir çiğnem et haline getirip belli bir süre
içerisinde organlarını sanat eli ile işleyen, seni o karanlık, dar, ıssız yerde
hiç kimsenin eline muhtaç etmeden,
karnını doyuran Allah’ın hakkını düşündün mü? Kainatı görmez misin be
adam sen? Nasıl da direksiz, desteksiz bir boşluğun üzerinde dönüp duruyor...
Görmüyor musun gökyüzündeki bulutlardan tonlarca boşalan, başının üzerine düşen
kar tanelerini? Yediğin sebzenin, meyvenin, gıdaların kupkuru bir toprağın
üzerinde iken, üzerine boşalan yağmur suyu ile hayata geçtiğini görmüyor musun?
Bunca nimeti, evlatları, malı mülkü sana veren Allah’ın hakkını sen ne
yaptın...!!
O’nun eşsiz ve kusursuz kanunlarını
tanımayıp, onu hükümsüz bırakarak, ayaklar altına atan ayakları kırılasıca
tağutlara oy verirken tekrar başına gelsin, bir beş sene sonra yine kanun
koymaya devam etsin diye elinden gelen mücadeleyi verirken, asıl kanun koyma
yetkisini tek elinde bulunduran Allahın hakkını başkasına verdin. Seni yaratan
varken, seni duyarken senden haberdarken onu bırakıp da onun yarattıklarına el
açtın, mezarda yatan ölüden bile Allah’ı bırakıp medet bekledin, İsa Allah’ın
oğludur diyen (haşa) ehli kitap gibi Allah’ın dostları dediğin insanlardan
tevbe almaya gittin. Kıyamda duracağın yalnız Allah olmalıyken, sen makam için
mevki için, üç kuruş para için Allah’tan başkalarına saygıda tazim gösterip
Allah’tan başkalarının önünde kıyam bekleyip el pençe bekledin.. Sen Allah’tan
korkmadın sen Allah’ın yarattığı mahluklardan korktun. Onların azabını Allah’ın
azabı gibi gördün. Hiç bir çaba sarf etmeden Allah’ın sana hediye ettiği
çocuğunu sen Allah’ın şeriatına gericilik diyen, erkekli kızlı karışık odalarda
cinsellik dersi veren, Allah’ın dinini kötü gösterip kahrolası Kemal’in
laikliğini empoze eden, her sabah kıyamda bekletip puta tapma törenleri
düzenleyen, çocukları tuvalet köşelerinde uyuşturucu ve şehvet müptelası haline
getiren okullara gönderdin.. Sen, sana emanet edilen oğlunu, Allah’ın dinine
savaş açan, insanları bir üst mertebesine tapmaya alıştıran, insanlar üzerinde
üstünlük sağlanıp kendileri için kıpırdamadan hazır olda bekletilen, Allahın
hüküm ve kanunlarını yok sayarak kendi icat ettikleri kanunları insanlara
dayatan tağutların askeriyelerinde onlar için nöbet beklemeye gönderdin.
Kısacası sen ey insan...!
Sen Allah’ı tek ilah kabul edip, Allah’ın
insanlar için beğendiği İslam dininin, temel esaslarının kaide ve kurallarını
içerisinde barındıran Kuran-ı Kerimi hayatına geçirip onu yaşamak, yaşatmak ve
Allah’ın dini yer yüzüne hakim kılınıncaya dek cihad etmek, kullara boyun
eğmeden yalnızca Allah’a boyun eğip ona kulluk ve ibadet etmek yerine onu rafa
kaldırdın, ölüye okudun, şifa olsun diye suyunu içtin, depremden korusun diye
duvara astın, kazaya engel olması için arabanın torpido gözüne koydun, nazardan
koruması için boynuna muska diye astın. Yani onu amacından uzak olan her
şekilde boş ve anlamsız yere kullandın.
Artık uyan ve şeytanın beşiğinden kalk…! İnsanların hakkından önce seni yaratanın hakkını öde ve Allah’ı tek ilah kabul edip onun Resulünün sana getirdiklerini al ve seni men ettiklerinden kaçın....
SELAM HİDAYETE TABİ OLANLARA...
MAHMUD EBU MUAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.