Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

12 Ocak 2013 Cumartesi

İnsanın Dünyalıklara Tutsaklığı


İçinde, bulunduğumuz bu çağda, insanların, özellikle de Müslümanların, en büyük yanılgılarının biri de eşyaya olan tutsaklığıdır. Ve kimse, olayın bu tarafına bakmak istemiyor, ya da bakmak işine gelmediği için, bu konuda sessiz kalmayı, ve hayatın bu tarafına bakmamayı yeğliyor. Oysa herkes tarafından bilinmektedir ki, savunduğumuz, ve talibi olduğumuz, istediğimiz, sözde özlem duyduğumuz, gelsin diye uğrunda mücadele verdiğimiz, (bu nasıl bir mücadele ise) İslam’i düzen ve o düzenin yasası olan Kur’an bize dünyada nasıl olmamız, nasıl yaşamamız konusunda bilgi sahibi yapılırken eşya ya hiç de tutsak olmamamız gerektiği anlatılır. Ve bunu anlatan sevgili Peygamberimiz, kendi hayatında bunu yaşayarak, bize, yani ümmetine, hatta bütün insanlığa örnek olur.



Kimse, kendince beş para etmeyen bahaneler bulmaya çalışmasın, ve bir kerecik olsun kendine yalan söylemeden düşünsün şimdi. Gerçekten onun ümmeti olduğunu iddia eden bizler, onun bize anlattığı, ve örnek olduğu bir hayatı yaşamaya çalışıyor muyuz? Ya da öyle bir gayretimiz var mı?

Yani bizim, Müslümanların, eşya ya böylece delicesine sahip olma tutkusu, ve yarışı, içinde ve yolunda bulunmak istediğimiz bu dinin hiçbir zaman tasvip etmediğini ne zaman anlayacak, bu dünya sevgisi ile dolu yüreklerimiz?

Herkes, bilsin ki bu işler yazmakla, ve de konuşmakla hayata geçirilmiyor. Hayata geçirilmesi için, yazıp söylediklerimizin, kendi hayatımızda maya tutması gerekiyor. Yoksa, öyle İstanbul’un en zengin muhitinde oturup, sanki, Vehbi koçun mirasçısıymış gibi bir hayat sürmekle, ama yazarken Hazreti Muhammed’i, ve onun hayatını anlatmakla olacak şey değil bunlar. Bu ancak izahı çok güç bir utanmazlık olur. Kimse, kimseyi kandırmaya kalkmasın, yalana, ve kandırılmaya hali kalmadı bu ümmetin.

Kabul etsek de, etmesek de, bu gün insanlık, ve özellikle Müslümanlar, hele onların içinde kapitalizme nikah kıyanlar, tam anlamıyla eşyanın, kulu ve kölesi olmuşlardır. Onlar böyle kendilerini eşya ya tapmaya adarken, yaşadıkları kentlerde yoksulların daha acı çıkmakta sesleri, ve yoksullar üstüne verilen akşam haberleri daha çok olmaktadır, verilen haberlerde.

Bu eşya ya olan tutkumuz yüzünden, hayatla olan bağımızın rengi hiç belli olmamakta, gözümüzün, ne tarafa baktığı anlaşılmamaktadır. Biz, bu dünya da, kendi düzenimizi kendimiz mi kuracağız, yoksa Rabbimizin bize çizdiği düzen içinde mi yaşamak için, mücadele edeceğiz?

Üzülerek söyleyelim ki, hepimiz daha çok dünyalık sevdalar peşinde, dünyalık hayat peşinde,dünyalık yurtlar evler peşindeyiz. Bütün bunları yaparken, eğer kalıyorsa zamanımız, işte o zaman da “biz Müslümanlardanız” diyerek kendimizi, ve çevremizi kandırma çabası içinde olmaya çalışıyoruz. Zira her şeye rağmen dünyanın safında yer almamın bir utancı oluyor yüzümüzde. Ne diyelim, bu bile bir, “ben yeşil kalmak istiyorum” demenin bir ifadesi olsa gerek.

Kan emicilerin, söz sahibi olduğu, bu dünyanın her tarafında savaş çığlıkları atıldığı, insanların yurtlarından evlerinden uzaklaştırılıp hayatlarının tarumar edildiği bu dünya bazılarının söylediği gibi Modern bir dünya değildir. İnsanın bütün erdemlerini, güzel haslet ve davranışlarını, ahlakını, elinden alan, aşkını elinden alan, yüreğini boşaltan, hayatımızı ve kimliğimizi kirleten, bu dünya ya Modern, ve içindekilere de medeni insanlar topluluğu, demeye ne

dilim varıyor, ne de yazdığım kalemim izin veriyor. Ve ben, her zaman bu anlayışın karşısında olmaya devam edeceğim. Evin yeni gelinleri can sıkıyormuş bu halime, varsın sıksınlar.

Herkes, biliyor ki, ya da bilmesi gerek ki, bu gün yer yüzünü kan gölü haline çevirenler, dünya nüfusunun dört de üçünü böyle aç bırakıp, ve yoksulluğa, köleliğe, kadınları cariyeliğe sürükleyen bu sistem, asla medeni bir sistem değildir. Ve bu karanlık sistemin bütün hedefi kendi düzenlerini sarsacak olan, Hazreti Muhammed, ve onun insanlığa sunduğu öğretidir, yani İslam’dır.

Ne yazık ki, bunu anlamayan, yada anlamak istemeyen, eşya ya, ve dünya ya, kul olmak hoşuna giden Müslümanların hali, bu yüzden çok acınacak konumdadır. Ve bu anlayışı, İslam’a yamamaya çalışan kapitalist Müslümanlar da, bu gün o zalimlerin anlayışı ile, onların düşüncesi ile, onların işi ile, nikah kıyıp, onların yatağına girmek için bütün kötü cilveleri yaparak onlardan olmaya can atıyorlar.

Kimse başını yukarı kaldırıp, kapitalizme nikah kıyan sözde zengin Müslümanların haline bakmasın. Ve bilinsin ki, Allah elçisinin ifade, ve müjdesi ile, bu din yine ayağı çıplakların omuzlarında hakim olacaktır dünya ya. En sevgilinin zamanın da olduğu gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.