Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

27 Mayıs 2012 Pazar

Uyutulduk… Vallah’i uyuşturulduk…


Yaklaşık 1400 küsür yıl önce bir Peygamber gönderildi… İnsanları ‘tevhid’e hanif İbrahim’in dinine çağırıyordu. Bu dinin tabiatı gereği insanları Allah’a teslim olmaya davet ediyordu. Teslim olmak! İlk etapta basit ve belki anlamsız bir kelime.. Ama hayır!! Bu teslimiyet Bilal’i kölelikten özgürlüğe, Hamza’yı şarhoşluktan İslam aydınlığa çıkarıyordu… Kadınları hür irade sahibi yapıyordu.. Hasılı hayatın tüm alanlarında devrimler gerçekleştiriyordu ve ard arda… Zorluk ve sıkıntılar vardı ama özgür bir ruh vardı tutsak bedenlerde…

Şöyle bir Hz. Hamza’ya gidelim;


Ebu Cehil yine azgınlaşmış gözünü kan bürümüştü. Hz. Muhammed Kabe’yi tavaf ederken Ebu Cehil kızmış ve Allah Rasulunü çekiştirip hırpalamış ve aşağılamıştı.. Hz Muhammed’i güçsüz yakalamıştı ve kimsesi de yoktu..

O esnada Aslan Avcısı Hamza avdan geliyordu ve adeti gereği Kabe’yi tavaf etmeden evine gitmezdi.. atıyla Kabe’ye gelirken bir cariye karşısına çıktı ve;

-Ey Hamza! Az önce görseydin Ebul Hakem(Ebu cehil) senin yeğenin Muhammed’e hakaretler yağdırdı onu dövdü ve suratına tükürdü. O ise bir şey yapamadı ve hüzünlü bir şekilde evine döndü…

Hz. Hamza’nın beynine kan sıçramıştı ve Ebu Cehil’in yaptıkları ona kâr kalmayacaktı!

Kabe’ye varıp Ebucehil’e vardı ve var gücüyle Ebucehil’in suratına sert bir tokat indirdi ve yere serdi! Ve;

-Ben de O’nun dinindenim! Ben de ‘’La İlahe İllallah’’ diyorum Sen hangi cesaretle Muhammed’e karışırsın. Dedi ve doğrudan eve gitti.

Fakat Hamza pişmandı… Çünkü bir anlık sinir sonucu ağzından çıkmıştı.. ama nasıl olur? Atalarının dinini nasıl terkeder? Evet, Hamza bunun hesabını veriyordu ve kafası karışıktı… Aslında ağzından çıkmış bir sözdü ‘lailaheillallah’ demişti bu kadar abartılacak ne vardı? Unutup gidebilirdi.. ama hayır! O söz tüm rasullerin ortak daveti idi, kılıçlar o söz için kınlarından çekilmiş, tarihte savaşlar onun için verilmişti… İnsanlar o kelime ile müslüman ve kafir diye ayrılmıştı.. cennet ve cehennem o kelime için yaratılmıştı… Aman Allah’ım bu ne dehşetli bir söz ve ne ağır bir yük!!! Bu kelime için mi tüm bunlar yapıldı.. Bilal bu söz için mi sokak sokak taşlanıp boynuna ip takılarak yerlerden sürüldü, Sümeyye anamız bunun için mi korkunç bir şekilde vahşice şehid edildi, Habbab bin Eret bunun için mi ateş közlerinin üzerine yatırıldı?? Hayır hayır bir yanlışlık olmalı.. bu kelime bu kadar mı güçlü idi ? zalimlere darbe vuran bu kelime mi idi? İslam ordularını iran sınırlarına getiren bu mu idi?

Evet vallahi evet!! Bu kelime idi… işte biz uyutulduk ve uyuşturulduk.. Evet Ey 21. Yy yaşayan kardeşim vallahi biz uyutulduk ve uyuşturulduk.

Artık ‘Lailaheillallah’ anlamsızlaştı. Sadece namazlardan sonra kuru bir zikir halında tekrarlanadurdu.. bu söz kimseye tesir etmiyor ve hiçbir zalime karşı isyan bayrağını çekemiyordu ve şirk içinde yüzen bir topluluğun dilinde anlamsız bir virt olmuştu..

Oysa bu kelime Tüm Peygamberlerin ortak mesajı idi.Senden önce hiç bir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım: "Benden başka ilah yoktur/La ilahe illallah, öyleyse bana ibadet edin." (Enbiya suresi 25. ayet)

Peki bu kelimenin anlamı nedir?

La İlahe; Red ve inkar ediyorum bütün ilahları.

İlah; Himaye eden, koruyan, nufuzu altında tutan, varlığı gizemli olan, sığınılan, yardım istenen, kendisinde sukun bulunan, egemen, otoriter, kanun koyan, mülk ve hakimiyyetin kendisinde olan, hem yaratan hem emreden, hükümran, insanlar için hayat nizamı ihdas eden anlamlarına gelir.

Evet bu anlam en çok da egemen ve otorite olup hakimiyeti ve kanun koymayı kendisinde toplamada belirginleşir. O halde yaratan kimse, kanun koyan, insanların yaşam şeklini belirleyen, onlar için hayat sistemi ortaya koyan da O olmalı. Bir yerde veya toplumda kanun koyan egemen, insanların ihtilaflarında hüküm veren ve onlar üzerinde otorite kuran kimse orada ilah odur!

Kendisine müslüman diyen kişi daha doğrusu ‘Lailaheillallah’ diyen kişi tüm sahte kanun koyucu ve hükümranları red edip sadece konun koyucu otorite olarak Allah’ı kabul eder. Yaratma nasıl Allah’a mahsussa ‘’Egemenliğin de kayıtsız şartsız’ Allah’a ait olması gerektiğine inanır.

Ey zindan arkadaşlarım! Bir birinden ayrı ayrı rablar/kanun koyucular mı daha hayırlı yoksa her şeye güç yetiren Allah mı?(Yusuf 39)

Dikkat edin! Yaratmak da hüküm vermek de Allah’a aittir!(A’raf 54)

Hüküm/egemenlik yalnızca Allah’a aittir(Yusuf suresi 40)

Evet Allah ayetlerini bu kadar açık ve net ortaya koymuştur. Peygamberi ve sahabeleri harekete geçiren işte bu mesajlardı.. Allah’tan başka ‘insanların hayat nizamını belirleyecek hiçbir ilah yoktur’ mesajı.. Evet artık zorbaların, tağutların, Allah’ın kanunları ile yönetmeyen devlet büyüklerinin zincirinden kurtup Allah’a teslim olarak özgürlüğe kavuşmuşlardı… Lailaheillallah sözü…

Ama şimdi bu söz çok anlamsız… Camilerde sürekli tekrarlanan içi boşaltılmış bir nağme.. Allah’ın kanunlarının hiçe sayıldığı bu topraklarda camilerin açık olması, Cuma namazının kıldırılması, ezanların okutulması, radyo ve televizyonlarad Kur’an okutulması… evet bunların hepsinin yapılması ‘islamla ve kendine müslüman diyen insanlar’ ile alay etmenin en bariz örneği değil mi? Tağutlar biliyorlar ki, bu Kur’an artık gırtlaktan aşağı inmeyen sadece efsun, nağme ve nakarattan öteye geçmemektedir! Ve donuktur! Biliyorlar ki şu kendilerine müslüman diyen nasipsizler bu ‘’lailaheillallah’’ nidalarının anlamını bilmiyorlar ve ondan bir devrim ruhu alamıyorlar.. zaten anlayamadıkları şeyden ne alabilirler ki?! Evet artık din vicdan işi olmuş ve kul ile Allah arasına sıkıştırılmış pratik hayattan büsbütün uzaklaştırılmış kapalı bir inanç halini almıştır. Kur’an anayasa kaynağı, Allah ise egemenlik ve otoritenin dayanağı olmaktan çoktan çıkmış. Ve nihayetinde vallahi uyuşturulduk ve uyutulduk…

Ve bir de Demokrasi belası! Evet bu islamın baş belası. Sevimli duran ama tıpkı zehirli bir bal gibi… demokraside egemenlik kayıtsız şartsız insanın ve nefsi arzuların iken İslam’da egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. Demokrasi de kanunları milletvekilleri denen parlementerler koyarken İslam’da Allah kanunları koyar. Hasılı Demokrasıde rab olarak insan seçilmiş iken İslamda rab/kanun koyucu bizzat Allah'ın kendisidir.

ve kişi seçimini yapmak zorundadır! Burası ayrılış noktası yollar artık belirginlermiştir. Ya İslam ya cahiliyye! Ya iman ya küfür! Ya Allah’ın sistemi ya da demokratık düzen!…Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi/kanunlarımı az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiği kanunlara göre insanları yönetip hükmetmezse, işte onlar, kafir olanların ta kendileridir!!(Maide suresi 44)

Allah’tan başka ilah yoktur. Öyleyse artık, siz müslüman oldunuz mu? (Hud suresi 14)

/Kekê M. Lokman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.