Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

17 Haziran 2015 Çarşamba

Şirk Orucu Bozar


 Bilindiği üzere oruç müslümanlara farz olan bir ibadettir ve müşrik bir kafire niçin oruç tutmuyorsun hesabı sorulmaz. Zira bu hesabın sorulabilmesi için evvela bu kişinin müslüman olması icab eder. Fıkıh kitaplarımızda da bu sebepten ötürü orucu bozan halleden bahsederken haklı olarak ‘yeme, içme ve cima’ kapsamına giren konular üzerinde değerlendirmeler yapılmış, fetvalar bu hususlar üzerine verilmiştir. Ne var ki, devran dönüp dolaştı ve insanlar tekrar cahiliyye hayatına döndü. Artık insanlar ufak tefek haramlar bir tarafa şirk ve küfür gibi kişiyi İslam milletinden çıkaran amelleri ekmek peynir yer gibi işlemeye başladılar hem de gafil bir şekilde... Öyle ki, şirk işleyen kişi, şirkinden habersiz bir şekilde oruç tutmaya, namaz kılmaya başladı ve bu ibadetlerin Allah katında geçerli, kendisinin ise doğru yolda olduğunu zanneder oldu.

 "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz senin amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.(Zümer 65)

Şirk ise, sadece Allah’a ait olan özelliklerin bir başka varlığa da verilmesidir. Yaratmak, rızık vermek, kanun koymak, insanlar için yasak ve serbestler belirlemek gibi şeyler sadece Allah’a mahsustur. Bu özelliklerden herhangi birini Allah’ın dışında bir başkasında da gören kişi açık bir şirk işlemiş ve müşrik olmuştur. Dolayısıyla oruça niyet etmeden önce şöyle bir açıp bakmalı Kitab’a; acaba Kur’an nelere şirk demiş hangi şirkler var hayatımızda.

 Ya da belki kurnazca düşünüp ‘’yok efendim ne şirki bea, öyle şey mi olur; biz yedi göbek müslüman bir soydan geliyoruz. Şirk dediğin, Allah’tan başka yaratıcı olduğuna inanmak ve taştan ya da tunçtan putlara tapmaktır. Hamdolsun bunlar da bizde yok. Hadi bismillah niyet ettim oruca..’’

 Ne var ki, Güneş balçıkla sıvanmaz, gözünü kapayan ancak kendine karanlık yapar. Deve kuşu misali kafasını kuma gömer, devasa gövde dışarda avlanmayı bekler. Öyle ise durup düşünmeli, dönüşün Allah’a olduğunu farketmeli ve kurtuluşun Hakk’a dönüp teslim olmakta olduğunu bilmeli…

KurAn’da zikredilen şirklerden özet bir şekilde bahsedecek olursak;

1- Allah’ın yanı sıra bir takım şeylere de dua etmek:

 Allah, Kitabı indirmiş ve akide için gerekli sınırlar çizmiştir. Artık kimsenin kalkıp yeni sınırlar getirme hakkı yoktur.

 Hak olan çağrı (dua) yalnızca O'nadır. Onların Allah'tan başka çağırdıkları ise, onlara hiç bir şeyle cevap vermezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. Küfre sapanların duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir.(Rad 14)

Bu ayette Allah en yalın bir dille ve hiçbir sınırlama getirmeden açık ve net bir şekilde belirtmiştir ki; kendisinden başkasına dua yapılamaz ve yardıma çağrılamaz. Çağıran da müslüman olamaz.

Allah ile aralarında kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek olan şeylere dua edip yalvarandan daha sapık kimdir? (Ahkaf 5)

 Bu ayet ile de net bir şekilde ortaya çıkıyor ki, ister vesile olsun diye, ister yaratma özelliğini Allah’ta görmek şartı ile dua edilsin farketmez; her durumda Allah’tan başkasına çağrıda bulunan apaçık müşrik olmuş ve zülmetmiştir Alemlerin Rabbi olan Allah’a. Oruçunu da başlamadan bozmuştur.

2- Egemenliği, kanun koyma yetkisini bazen Allah’ın yanı sıra başkalarında da görmek.

Kanun koymak, egemenliğin dayanağı olmak tıpkı yaratmak, rızık vermek gibi Allah’a mahsus özelliklerdir. Kişi bunları Allah’ın dışında bir takım sebeplerle başkasına verirse Allah’a şirk koşmuş demektir. Zira Allah buyuruyor ki:

Dikkat edin yaratmak da Emir-egemenlik-hüküm de Allah’a mahsustur.(A’raf 54)

Hüküm kayıtsız şartsız Allah’ındır.(Yusuf 40).

 Günümüzde, insanlar Allah’a şirk koşmanın adına demokratik sistem; Allah’ın dışında farklı farklı rabler şeçmeye millet vekili seçimleri adını vermişler. Heyhat! Bu hakkı örter mi? Dönüş Allah’a değil mi?

3- Hüküm verme konumunda olan yöneticilerin, hangi sebeple olursa olsun beşeri hükümlerle hükmetmesi


 Allah kainatı yaratmış ve kimin iyi kimin de kötü ameller işleyeceğini ortaya çıkarmak için sınamıştır. Yöneticileri de makam sevdası, koltuk korkusu vesair endişelerle sınamıştır. Ancak Allah’ın rahmetiyle koruduğu çok azı dışında çoğu yönetici dünyalık hesaplardan, bir takım sun’i korkulardan dolayı Allah’ın şeriatını bir kenara fırlatıp yerine cahiliyye şeriatını ikame etmiş onlardan sonra gelenler de o şirk düzenini rütüşlerle devam ettirmişlerdir. Hasılı Allah’ın indirdiğiyle hükmetmemişlerdir. Bu da düpedüz şirktir. Dolayısıyla bu yöneticiler de oruça başlamadan oruçlarını bozmuşlardır.

 Ancak şeytan nasıl ki israiloğullarını aldattı ise bizi de aldatmaya kalkacaktır, sahte alimlerle, yöneticilerin ve tagutların koltuk değneği olan imamlarla, Allah’ın apaçık dinini bir takım dünyalık hesaplardan ötürü gizleyen bel’amlar vesilesiyle… Zaman değişti, yavaş yavaş İslam gelecek hikayeleri ile, Allah kimseye güçünün yetmediğini yüklemez yalanları ile… hasılı sağdan, soldan türlü türlü hilelerle. Müslüman da açar bakar Kur’an’a ve okur Rasulullah (a.s.m)’ın hayatını. Görür ki bu yaklaşımlar şeytani desiselerden başkası değildir.

 Evet, burada Kur’an’da en açık şirk çeşitlerini başlık şeklinde birer ayetle verdik. Şirk bütün amelleri boşa çıkardığı gibi orucu da bozar.Bu bakımdan şirk işleyen kişi kendisini yeme ve içmeden ne kadar alıkoyarsa koysun şirkten tevbe edip halis bir şekilde Allah’a yönelmeden asla oruç tutmuş sayılmaz. Zira o şirk işleyerek en başta zaten orucunu bozmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.