Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

18 Mart 2017 Cumartesi

Cahiliye



Bismillahirrahmanirrahim

Günümüz dünyası, yaşamı düzenleyen kurallar koyan sistemlerin dayandığı kaynaklar açısından tam bir cahiliyeyi yaşıyor. Böylesine büyük maddi gelişmelere rağmen yaşanan bir cahiliye hayatı vardır ortada. Bu cahiliye, Allah’ın yeryüzündeki otoritesine, O’nun hâkimiyet hakkına saldırı temeli üzerine kurulmuştur. Bu arada cahiliyeyi ve cahiliye toplumunun ne olduğunu açıklamamızda fayda var:

"Cahiliyenin genel tanımı: Bir olan Allah’a kulluk etme ve onun koyduğu ilâhî hayat nizamını uygulamaktan yüz çevirmek; değerleri, ölçüleri ve insan hareket ve davranışlarını ilâhî kaynağın dışında kalan başka kaynaklardan çıkarmak…
Cahiliyenin bir başka tanımı ise şöyledir: Cahiliye, insanın insana kulluk ettiği bir “dünya düzeni”dir. Bu kulluk etme şekli, Allah izin vermediği halde, bir kısım insanlar diğer insanları egemenlikleri altına alıp onları yönetebilmek için kendi istekleri doğrultusunda yasal ve sosyal
düzenlemelerde bulunurlar.
İslam ise düşünce yapılarını (dünya görüşlerini), inançlarını yaşama (şeriat) ve yasama (kanunla) düzenlerini, değerlerini, ölçülerini yalnızca Allah’tan alarak, yalnızca O’na kulluk etmek, kula kulluk zilletinden tamamen kurtulmaktır..."[1]

Kısacası cahiliye toplumu; İslam toplumları dışında kalan, yaşamını Allah’ın şeriatına dayandırmayan, hevâ ve hevesini kendisine rehber edinerek yaşayan, yani tek olan Allah’a kulluk esasına dayanmayan, Allah’ın şeriatından başka yönetim biçimlerini benimseyen toplumların adıdır. Cahiliye toplumları hangi zamanda yaşarsa yaşasın, ne kadar maddi gelişmelere sahip olursa olsun, yine de geri kalmış ilkel toplum tipleridir. Sadece maddi alandaki başarılar tek başına, İslam nazarında yeterli değildir. Bütün maddi başarılarına rağmen böyle bir toplum rahatlıkla cahiliye toplumu olabilir. Tabi ki İslam maddi alandaki başarıları küçümsemez, kimse bu maddi başarılar için çalışmasın demez, ama bütün bunların Allah’ın şeriatı, dini çerçevesinde gelişmesini, ilerlemesini ister.

"İslam sadece iki tip toplum tanır: “İslam Toplumu”, “Cahiliye Toplumu”…
İslam toplumu itikad, ibadet, şeriat, (yasama ve yürütme) sosyal ve siyasal nizam, ahlâk ve yaşama biçimi olarak İslam’ın topyekûn uygulandığı, yaşanıldığı toplum tipidir. Cahilî toplum tipi ise, İslam’ın uygulanmadığı ve İslam’ın inanç sisteminin (İslam âkidesinin) düşünce yapısının, değerlerinin, ölçülerinin, sosyal ve siyasal sisteminin, ahlâk ve yaşama biçiminin yürürlükte olmadığı bir toplumdur. İslam toplumu, kendilerini müslüman saydıkları halde, İslam şeriatını yasa edinmeyenlerin (yaşama biçimi olarak kabul etmeyenlerin) meydana getirdiği bir toplum değildir.

Bu insanların namaz kılmaları, oruç tutmaları, hacca gitmeleri, böyle bir toplumun İslam toplumu olmadığı sonucunu değiştirmez. İlkelerini bizzat Allah’ın koyduğu, ayrıntılarını Allah Rasulü’nün açıkladığı ilâhî nizamdan ayrı olarak birtakım kimselerin kendi isteklerine uygun düşecek biçimde icad ettikleri ve adına “İslam Modernizmi!” dedikleri toplum tipi de İslam toplumu değildir."[2]

Evet, Seyyid Kutub’un da belirttiği gibi Allah’ın şeriatını bütün olarak almamış, O’nu yasa olarak benimsememiş ama İslam’ın bazı ibadetlerini uygulayan toplumlar da cahiliye toplumu olarak adlandırılmaktan kurtulamazlar. Cahiliye toplumu insanı için değer ölçüsü maldır. İnsanın toplumdaki değeri, kazandığı mala bağlıdır. Allah katında en üstün kişi en takvalı olandır. Yani en kıymetli olan kişi; Allah’tan en çok korkan, O’nun emir ve yasaklarına en çok riayet edendir. Cahiliye toplumlarındaysa, en kıymetli olarak görülenler zengin ya da ünlü olan kişilerdir. Cahiliye toplumlarında bir zengin, milyonlarca insandan çalıp çırpmış, milyonlarca işçinin kanını emmiş olsa da, kendi menfaati için insanların varlıklarını sömürse de en üstün olan odur. Aslında cahiliye geçmiş dönemlerde kalmayıp isim ve kılık değiştirerek ve birçok özelliğini de koruyarak günümüze kadar ulaşmıştır. Örneğin; Mekke müşrikleri geçmişin cahiliye toplumlarındandı ve kız çocuklarını doğar doğmaz vahşi bir şekilde diri diri gömerlerdi. Hatta kimi zaman yoksulluk korkusuyla erkek çocuklarını da öldürürlerdi. Bugünün cahiliye toplumlarının onlardan pek bir farkı yoktur. Çünkü, şimdikiler de çocuklarını daha ana karnında kürtaj adlı vahşi bir yöntemle canlı canlı parçalayarak
öldürmektedirler. Oysa bu büyük bir günahtır.

"Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır." (İsrâ Sûresi, 31. Âyet)

Yine geçmişin cahiliyelerinden örnek verirsek mesela; Roma cahiliyesinde ve Hz. Lut’un peygamber gönderildiği cahiliye toplumunda eşcinsellik yaygındı. Aynı iğrenç sapıklık günümüz cahiliye toplumlarında da vardır. Homoseksüel, transeksüel şarkıcılar, artistler baş tacı edilir, onlara değer verilir. Hatta günümüzdeki kimi cahiliye toplumları, eşcinsel sapıkların evliliklerini dahi onaylayarak iğrençliklerine devam etmektedirler. Cahiliye toplumlarında her tarafta bir rezalet görülmektedir…

"Toplum dini emir ve yasakları bir kenara iterek, İslam’ın ruhuna aykırı bir yol takip ediyor. Sahte medeniyetin aldatıcı parlaklığının cazibesine kapılarak peşinden sürükleniyor. Hiçbir devirde görülmemiş bir başıbozukluk içinde yuvarlanıyor. Özellikle ülkenin geleceğinin emanet edildiği gençler başta olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde azgınlık, ahlâksızlık ve israf alabildiğine artmıştır. İşte kadın ve erkeklerin iğrenç bir şekilde bir araya geldikleri balolar! Bu balolarda insanlık haysiyetini çiğneyerek içip tepiniyor ve yapmadık rezillik bırakmıyorlar. İşte kumarhaneler! Buralarda masaların üzerine altınlar serpilir, servetler heba edilir ve bu yüzden aileler yıkılır. İşte rezalet ve günah kelimesinin bile yetersiz kaldığı güzellik yarışmaları! Bu tür yarışmalarda dinin, şeref ve haysiyetin, ahlâkın yüzünü kızartacak haramların en korkunçları ve en tehlikelileri işlenmektedir. İşte sahiller, sayfiye yerleri ve plajlar! Buralarda bütün elbiseler çıkarılıyor, şehvet duyguları kabarıp zirveye çıkıyor. Bir de bunların haberleri resimleri, hikâyeleri basın yoluyla halk arasında yayılıyor, en fazla gizlenmesi gereken şeyler ahlâksızca ortaya dökülüp övülüyor. Yüzlerce rezalet vasıtası ve yüzlerce ruhsuz, rezilliği yazma sanatı meydana çıkarak âdeta seferber olmuş…"[3]

Bazı cahiliye toplumları, çeşitli yanlış yollara kapıldıkları halde yine de müslümanlık iddiasından vazgeçmemektedirler. Fakat, “müslüman” ismi-sıfatı bir kimseye doğum ile verilen bir ünvan değildir. Müslüman, Allah’a ve O’nun emirlerine teslim olana denir. Müslümanlık bir iddiadır ve her iddia da ispat ister. Kimse kimliğinde İslam ibaresinin yer almasıyla ya da sadece lafla müslümanım demekle müslüman olamaz. İslam yolundan başka yollara sapmış, başka yolları izleyen kimselere “müslüman” ismini vermek, müslüman’dır demek, kişiyi dinden çıkaran büyük küfürlerdendir.

“...Kendini müslüman sanan bazı İslam toplumları (!) da cahiliye sıfatına dahildirler. Bu toplumlar da Allah’tan başka varlıkların ilahlığına inandıkları veya ibadet olarak yerine getirdikleri vecibelerini Allah’tan başkasına sundukları için bu kategoriye girmiyorlar. Bu kategoriye girmelerinin asıl nedeni, yaşama biçimlerinde tek Allah’a kulluk ilkesini benimsememeleridir. Bu toplumlar -her ne kadar görünürde Allah’tan başka bir varlığın tanrılığına inanmıyor iseler de- ulûhiyet (ilahlık) haklarını Allah’tan başkalarına izafe ediyor; Allah’tan başkasının hakimiyet hakkını (veya buna iddiasını da diyebilirsiniz) onaylıyor; siyasal ve sosyal kurumlarını, yasama ve yürütme sistemlerini, değerlerini, ölçülerini, adet ve davranışlarını… yaklaşık olarak hayatın tüm dinamiklerini bu egemenlik kaynağına dayandırıyorlar.”[4]

Velhamdulillahi Rabbil Alemin.

Dipnotlar:

[1] Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub, s. 186,187, Pınar Yayınları, 1997
[2] Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub, s. 131,132, Pınar Yayınları, 1997
[3] İslam-Kapitalizm Çatışması, Seyyid Kutub, s. 21,22, Hikmet Neşriyat, 2007
[4] Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub, s. 114, Pınar Yayınları, 1997

Alıntıdır


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.