Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

3 Eylül 2016 Cumartesi

Kurban Neyin İfadesi?

Cennet'e giden yol, dünyadan geçmektedir. Allah'ın rızasına ulaşmak da O'nun yarattıkları ile olan ilişkilerimizi, Tevhid temelinde düzenlemekle mümkün olabilmektedir. Tevhid inancı; insanlara bakan yüzeyi ile hiçbir beşeri değerlere tapmadan, tüm yaratılanlarla tevazu, merhamet, sevgi temelinde münasebet kurmayı gerektirmektedir.

Tevhid'in Allah'a bakan yüzeyinde ise; O'nu her türlü maddi-manevi kirlilikten beri kılma gayesi olan tenzih bulunmaktadır. Allah'ı tenzih etmek suretiyle yüceltmek, O'na olan sevgi ve bağlılığımızı göstermek gerekmektedir.

İman ve bağlılık sözleşmesi kuru kuruya yapılamaz. Yani insanların Rabbiyle olan ilişkilerinde O'nu her şeyden daha çok sevdiklerini ispatlamaya ihtiyaçları vardır. Bunu ispatlamanın yolu Allah'a kurbanlar sunarak, O'nun yakınlığını, sevgisini ve rızasını kazanmaktır. Fakat O, kullarının ibadetleri de dahil her hangi bir şeye muhtaç olmaktan müstağnidir.

Tevhidi bir dünya görüşünde hayatın amacı; kurbandır. Yani Allah'a yakınlaşmak; O'nun rızasını, hoşnutluğunu, sevgisini kazanma yarışına girip birinci olmaya çalışmaktır. İlahi rızayı kazanmak maksadıyla yapılan her salih amel bir kurbandır. Namaz, infak gibi bizi manevi olarak Allah'a yakınlaştırıp ulvi makamlara eriştiren her ibadet bir kurbandır, Allah'ın rızasını elde etmek için takdim edilen her şey bir kurbandır.

Fakat kurbanın asıl somut tezahürü "zebiha"dır; "nahr"dır: Hayvan boğazlamaktır. Hakiki bir imanın tezahür etme biçimlerinden olan bu kutlu ibadet, Tevhid Dini İslam'ın en bariz şiarlarındandır. Bu şiar, Rabbe yaklaşmak için sonunda iflası olmayan kârı bitimsiz bir ticaret yaparak, yerinde malı-mülkü, yerinde kanı-canı, cennet karşılığında borç vermeyi de ifade etmektedir.

Kısacası kurban, Tevhid'in en önemli göstergelerinden biri olup, sevdiğimiz şeylerden Rabbimizin hoşnutluğunu gözeterek vazgeçebilme bilincine ermektir.

Kurban bir sembol olarak; Rezzak olan Allah'ın bizim için seferber ettiği imkanları, sadece bize ait saymayıp başkalarına da seferber etmektir. İnsanlardaki "mülkiyet tutkusu" ve "benseverlik", sahip olunanlardan vazgeçmeyi zorlaştıran bir 'fitne/imtihan' aracıdır. Şeytan; Allah'ın rahmetinden uzaklaşan ve uzaklaştırandır. Kurban ise; Allah'ın rahmetine yaklaştıran demektir. Bu iki kelimenin ilahi bir kelam olan Kur'an'da kullanılması ve birbiri ile ters orantılı bir mana ifade etmesi bir tesadüf değildir.

Adem'in salih oğlu gibi varını yoğunu seferber ederek feda eden, şehitler gibi en sevdiği canından vazgeçerek feda edilmeyi kabul edenler, fitne ile başa çıkmış, hayırda yarış sınavını kazanmış en bahtiyar insanlardır.

Kurban, Allah'ın rızasını elde etmek için yerinde malı-mülkü feda etmek, yerinde kanı-canı feda etmek, yerinde uykuyu rahatı feda etmek, yerinde zamanı-mekanı feda etmek, yerinde makamı-mevkiyi feda etmek, yerinde şanı-şöhreti feda etmek, yerinde bilgiyi-ilgiyi feda etmek, yerinde sevgiyi-aşkı feda etmektir. Kısaca nefsimizin günaha çağıran tüm davetlerini reddetmektir...

Kurban olmak ve kurban etmek! Biri İbrahimi bir rol, bir diğeri İsmail'ce bir tavır! Kurban kesmek, İbrahimi bir davranıştır. Bu ibadeti, hayat kitabımız Kur’an şöyle bildiriyor bizlere;

"Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlarken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki: "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın." Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz ona: "Ey İbrahim" diye seslendik. Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı." (Saffat Suresi: 102-106)

İmtihandı şüphesiz, her şey bir sınamaydı aslında! İbrahimi bir eylemin yine İbrahimi bir mesaj taşıması ve alınan mesajların hayatımızı yönlendirmesi gerekiyor. Değilse mesaj taşımayan eylemlerimizin bize de topluma da bir faydası olmayacaktır. İbrahim, Tevhidi eylemler için engel tanımamanın; İsmail ise, Allah’ın iradesine şartsız ve itirazsız teslimiyetin sembolü!

Ve şimdi bugünlerde yine bıçaklar hayvanların boğazına doğru uzanmakta. Kestiklerimiz "İsmaillerimiz" olmayınca, ne anlam ifade edecek? Neyin teslimiyetini, neyin feda edilmesini temsil edecek boğazladıklarımız?

Unutmayın, biz kasaplık yapmıyoruz! Evimizde et bulunsun diyede hayvan boğazlamıyoruz! Biz İbrahim'in teslimiyetinin bizde de olduğunu temsilen bıçağı kurbanlarımızın boğazına götürüyoruz.

Buyur Allah'ım! Sen buyur, biz boyun eğip yaşamaya hazırız! İşte hazır olduğumuzun bir ifadesi olarak sana etleri ve kanları ulaşmayan, fakat bizim sana teslim olduğumuz anlamına gelen kurbanlıkları boğazlıyoruz!

Alemlerin Rabbi Olan Allah'a Hamd Olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.