Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

1 Ağustos 2013 Perşembe

Müşriklerin Ramazan ve Kurban Bayramı(!) Var Mı Ki Kutlayalım?

      Bismillah...

             Tağutu red ve inkâr edip kendisine yönelenleri cennet ile müjdeleyen Allah'a hamdolsun, ‘’Lailahe İllallah deyip Allah'ın dışında kulluk sunulan otoriteleri hayatından kovanlar için Cennet vacip oldu’’ diyen Muhammed bin Abdullah’a salat ve selam olsun.

              Bu yazımızda, bayramlarda müşrikler ile muamele konusunda kısa bir değerlendirme yapmaya çalışacağız; bayram, insanların sevinç günleridir. Her milletin, her ulusun kendisine has bayramları vardır. Mecusilerde Newroz, Hıristiyanlarda Noel, Demokratlarda milli bayramlar ve Müslümalarda Ramazan ve Kurban bayramları... Ancak bu konuda şunu gözden kaçırıyoruz: Müslümanların bayramı, tıpkı akideleri gibi müşriklerin bayramlarından ayrılır. muwahhidlerin bayramı çılgınca bir eğlence, oburca yiyip içme ve arzuların tatmini değildir. aksine Allah’ı tevhid edip kulluk bilinci ile Allah’a bir ay boyunca yapılan ibadetin bir kutlamasıdır bayram. Hakeza Kurban Bayramı da öyle… Bu göz ile bayramı değerlendirdiğimizde, müşriklerin adetlerinden tamamen ayrıldığını görüyoruz. Velev ki müşrikler, bu bayramların kendilerinin olduğunu iddia etseler de...

              Enes b. Malik’ten rivayetle; Rasulullah Medine’ye geldiğinde, insanların iki günü bayram ettiklerini görür. Newroz ve Mihrican. Allah Rasulü sorar: Oyun oynayıp şenlik yaptığınız bu iki gün de nedir? Onlar da; ‘’biz cahiliye dönemindeyken bu iki günde şenlik yapardık’’ diye cevap verirler. Rasulullah da; ‘’Allah, sizin bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı iki bayram ile değiştirdi; İyd-i Fıtr(Ramazan) ve İyd-i Edha(Kurban)’’(Ebu Davut, Nesai)


              Bu rivayet ile gördüğümüz o ki, Müslümanlar akideleri, ibadetleri, yönetim sistemlerinde nasıl ki müşriklerden ayrıysalar bayramlarında da yine ayrıdırlar. Bayram sadece bir eğlence günü değil, bilakis bir muwahhid olarak, kulluk vazifesini yapmış mü’minin ödül günüdür. Tebrikleşme ise Muwahhidliğin tebriğidir.

              Bu anlamı ile müşriklerin kendilerini Müslüman görmelerine rağmen bu bayramlara  sahip çıkma hakları yoktur. En azından bizler bu bayramları onlara ait göremeyiz. Öyleyse bu günlerde onları tebrik etmek de uygun düşmez.

              Yine bayramları bir sevme-sevinç günü olarak değerlendirdiğimizde de konuya ‘’Vela ve Bera’’ penceresinden de bakma imkanımız olur. Malum olduğu üzere cahiliye insanları dostluk ve düşmanlıklarını mal-makam, çıkar, menfaat, dış görünüş, ırk ve benzeri değerler üzerinden kurarlar. Tıpkı hayvanların, dostluk ve birliklerini otlak, ağıl gibi şeyler üzerinde kurdukları gibi… Fakat Allah, Müslümanı bu esfeli safilinden çekip çıkarmış, akidesinden ötürü âlâyı iliyyine yükseltmiş, dostluk ve düşmanlıklarını inançları üzerinden temellendirmiştir. Bu anlamı ile Müslüman bayramını da ancak dostu ile paylaşır ki akidesini ifade etmiş olsun. Kaldı ki şirk işleyen suçlu bir mücrimin Allah’tan ona ikram olarak bir bayramının olması mümkün mü? Peki, Müslümanın sevgisini-sevincini onlarla paylaşması caiz mi? Elbette hayır…


              Müşriklerin kendilerine ait gördükleri İslam bayramların kutlanıp kutlanmaması üzerinde kısa bir değerlendirme yaptığımızdan ötürü Müslümanlar için bir sevinç günü olmasının yanında bir sosyal etkinlik ve siyasi birlik eylemi olan bayramın muhtevasından fazla bahsetmedik. Başka dinlere mensup-Yahudi, Hıristiyan, Mecusi- insanların bayramlarının kutlanmasından da bahsetmedik. Vurguladığımız nokta, kendisine Müslüman deyip hayatının tamamını şirk akidesine adayan ‘’dindar müşriklerin’’ kendilerine ait gördükleri İslam bayramlarının onlarla kutlanması konusudur.
En doğrusun Allah bilir…

Ancak mü’minler mü’minlerin velisi-dostu-sevdiğidir diyen Allaha hamd olsun…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.