Sayfalar

Hamd, ancak Allah'adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz.

14 Mayıs 2013 Salı

Ben Oyumu Allah'a Verdim

Bazıları bu başlığa bakarak şunu sorabilir. Allah’ın senin oyuna ihtiyacı mı var? Doğru Allah’ın benim oyuma ihtiyacı yok şüphesiz.. Ama aynı zamanda benim namazıma, orucuma ve diğer ibadetlerime de ihtiyacı yok. ( Çünkü O Samed (İhlas 2) dir Onun hiç bir şeye ihtiyacı olmadığı gibi her şey O’na muhtaçtır. ) Ama biz bu ibadetleri kendimiz için yapıyoruz. Kendi kurtuluşumuz salahiyetimiz için yapıyoruz.

Ayette Allah (c.c.) kesilen kurbanlar için şöyle buyuruyor;
Elbette onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak O'na sizin takvanız ulaşacaktır. (Hac 37)
Bunun oyla ne alakası var diyeceksiniz değil mi? Çok alakası var oy vermekte aynı zamanda ibadettir. Çünkü oy vermek hüküm koyma yetkisini oy verdiğin merciden beklemek, onun vereceği hükmü kabul edip razı olmaktır. Oy vermek Allah’a ait olan hüküm koyma ( yasa çıkarma, teşri, kanun koyma) yetkisini Allah’tan alıp parlementerlere vermektir.
Oysa Allah azze ve celle hiç kimseye hüküm koyma ( yasa çıkarma, kanun koyma, teşri) yetkisi vermemiştir.
Hüküm ile ilgili birkaç ayeti burada zikredelim;
“Hüküm ancak Allah’a aittir. O kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat, insanların çoğu bilmezler”. ( Yusuf 40)
“Hüküm ancak Allah’ındır.Ben ona tevekkül ettim. Tevekkül edenlerde yalnız ona tevekkül etsinler.”(Yusuf 67)
“Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu,Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum.” (Şura 10)
“ Sen Allah’la beraber başka bir ilaha ibadet etme.Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas 88)
“ O’nun hükmünde hiçbir ortağı yoktur.” (Kehf 26 )
“ Aralarında Allahın indirdiği ile (KUR’AN) ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından ( Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. ( Maide 49 )
“ Onlar hala cahiliyye hükmünü mü arıyorlar ? Kesin bilgiye inanan topluluk için hükmü Allah’tan daha güzel olan kimdir ? “ ( Maide 50 )
“Kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmez ise, işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
Hayir, emrin tümü Allah’indir." (Ra’d: 31)
Yoksa onlarin Allah’in izin vermedigi seyi kendilerine dinden bir seriat koyan ortaklari mi vardir?" (Sura: 21)
Haberiniz olsun; hüküm yalniz O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanidir." (En’am: 62)
O Allah ki; O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. Dünyada ve ahirette hamd O'nadır. Hüküm de O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.» (Kasas:70)
Yukarıda zikrettiğimiz ayetlerden de açıkça anlaşıldığı gibi Allah hükmünde kimseyi ortak etmez. Peki ne oluyor da bazıları kalkıp ta Allah’ın izin vermediği konularda kanunlar yapıyorlar? Sen göklerin ilahıysan bizde yerin ilahıyız dermişçesine Allah’a kafa tutuyorlar. Allah’ın helalini haram haramını da helal yapıyorlar.
Bu helal ve haramları belirleme noktasında bir ayet ve tefsirini verelim İnşaAllah,
Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Oysa ki, hepsi ancak bir ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur; O, onların ortak koştukları her şeyden münezzehtir. (Tevbe 31)
Allah'dan başka bir de hahamlarını (yahudiler) ve rahiplerini (hıristiyanlar) kendilerine rab edindiler". Allah'ın emrine, hakkın hükmüne değil, onların hükümlerine, onların iradelerine tabi oldular. Onlara Allah'a tapar gibi taptılar, hatta Allah'ı bırakıp onlara taptılar, Allah'ın emirlerini bırakıp, açıkça Allah'ın emirlerine ters düşen keyfî arzularına itaat eylediler. Allah'ın haram kıldığı şeyleri onların emriyle helâl gördüler. Allah'ın "yapmayın" dediği şeyleri yaptılar, "yapın" dediklerini de yapmadılar. Allah'ın emir ve yasaklarını değil de onların emir ve yasaklarını dinlediler. Onlara, Allah'ın emirlerini uygulayan, O'nun dininin hükümlerini anlayıp anlatan kimseler gözüyle değil de, dinde sanki Allah gibi hükümler vermeye ve kurallar koymaya yetkili imişler gibi baktılar. Doğrudan doğruya kendi yanlarından şeriat vaz'etmeye, dini hükümler koymaya hakları varmış, sanki birer müdebbir rabmış gibi baktılar. Onların iradelerine heva ve heveslerine uydular. Nitekim bu âyetin mânâsı hakkında meşhur Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy demiştir ki: "Resulullah'a geldim, boynumda altından bir haç vardı, ki Adiy o zaman henüz Müslüman olmamıştı ve hıristiyandı, Resulullah Berâetün Sûresi'ni okuyordu, bana "ya Adiy şu boynundaki veseni at" buyurdu. Ben de çıkardım attım. "Allah'tan başka hahamlarını ve rahiplerini de rab edindiler." anlamına olan âyetine geldi, ben, ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi, dedim. Resulullah buyurdu ki: "Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu. (Elmalılı Tefsiri)
Demek ki helal ve haram belirleme noktasında Allahın şeriatına ters düşen bir kanunu kim veya kimler çıkarırsa kendini ilahlaştırmış onlara destek veren, oy veren ve onların yaptığı kanunları benimseyen de onları ilahlaştırmış olur.
Bugün oy verdiğiniz (tağuti meclisler) insanlar bunları yapmıyor mu? Allah’ın kitabında içki, zina, kumar gibi bir sürü haramlar bu düzenlerde serbest değil mi? Bilakis bunlara ruhsat veren ve bunlardan vergi alan bu sistemler değil mi? Hatta ve hatta bunlara vergi rekortmeni diye devlet tarafından şeref(!) madalyası verilmedi mi? Ve bu vergilerle de imamların maaşlarını ödüyor milletin önünde namaz kıldırıyorlar.
Oy verdiğiniz mercinin sizin hayatınıza karışmasına izin veriyorsunuz. Ne yiyip ne içtiğinize, ne giyip ne giymediğinize, hayatınızı tanzim etmeye rıza gösteriyorsunuz. Nasıl yaşayacağınız, nasıl ticaret yapacağınız, komşularınız, aileniz, çevrenizle nasıl ilişkiler kuracağınıza karışmasına, mirasınızın nasıl bölüneceğine, nasıl evlenip nasıl boşanacağınıza, ihtilaf halinde nasıl muhakeme olacağınıza ve kısacası doğum ile ölüm arasındaki bütün hayatınıza karışmasına rıza gösteriyorsunuz. Bunu dilinizle söylemesenizde fiilinizle tasdik ediyorsunuz.
Nasıl ki kişi namaz, oruç, kurban gibi ibadetleri başkasına yaptığı zaman dinden çıkıyorsa aynı zamanda Allah'ın hakimiyet hakkı olan hüküm koyma yetkisini de başkalarına verdiği zaman dinden çıkar.
"De ki: Benim Namazım, İbadetim, Hayatım ve ÖLümüm Hepsi ALemlerin Rabbi Allah İçindir."(En'am 162)
Onun için gelin yol yakınken bu hatadan dönün, tevbe istiğfar edin Rabb'im mağfiret sahibidir, af edendir, af etmeyi sever. Gelin Allah'a şirk olan bu ameli bırakın. Unutmayın Allah şirki asla af etmez, “ Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.” (Nisa 48-116)

Ebu Zerr (r.a) dan rivayetle:
Hz. Peygamber buyurdular ki: “Bana Cebrâil gelerek “Ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete gire(bili)r” müjdesini verdi” dedi. Ben (hayretle) “zina” ve hırsızlık yapsa da mı?” diye sordum. “Hırsızlık da etse, zina da yapsa” cevabını verdi. Ben tekrar: “Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!” dedim. “Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!” Hz. Peygamber dördüncü keresinde ilâve etti: “Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir“. (Buhârî, Müslim, Tirmizî,)

Bırakın memleketi kim idare edecek tasasını Allah sizi bundan dolayı hesaba çekmez. Siz kendi nefsinizi ateşten kurtarmaya bakın. Ayette Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır. (Tahrim 6)

Sözlerimde bir güzellik varsa Allah ve Resulunden, bir yanlışlık varsa o da nefsimden ve habis olan şeytandan...

Davamızın sonu Alemlerin Rabb’i Allah’a hamd etmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.